Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul Projesine Dair Sorular

...


06 Ocak 2018 http://www.mucerret.com/dosya/istanbul-sozlesmesi-ile-neyi-imzaladik/ - “Cinsiyet eşitliği” ifadesini doğru buluyor musunuz? Cinsiyet eşitliği, yaradılıştan insanlara verilmiş eşitliktir. Kadın – erkek eşitliği. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde ise “Toplum tarafından yüklenen (Dikkat! Yaradılıştan değil) ve sosyal olarak kurgulanan roller, davranışlar ve eylemler” esas alınıyor. Bir başka ifade ile cinsiyet rollerinin yaradılıştan değil toplum tarafından verilmesinden bahsediliyor. Esasen yaradılışta eşitlik, yani cinsiyet eşitliği, farklı cinslerin temel hak ve özgürlüklerde eşit olmasıdır. BM İnsan Hakları Beyannamesinde olduğu gibi, İslam inancında da cinsler eşittirler. Her türlü hakların dağıtılmasında ve insanlık onurunda eşitlik. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde, yaradılıştan değil, toplumun biçtiği, kurguladığı cinsler, roller esas alınıyor. Yani toplum 3. veya başka cinsleri kabullendiğinde (kabul ettirildiğinde) bu kabulün esas alınmasıdır, kastedilen. Nitekim İstanbul Sözleşmesi’nde “Toplumsal Cinsiyet”, “Belirli bir toplumun (Dikkat! Yaradılışın değil) kadınlar ve erkekler için uygun gördüğü sosyal olarak inşâ edilen (kurgulanan) roller, davranışlar, etkinlikler ve yaklaşımlar anlamına gelir.” M.3/c. Sözleşmenin 12/1. maddesinde de; “Taraflar, kadın erkek için kalıp rollere dayanan ön yargıları, örf ve âdetleri, gelenekleri ve tüm diğer uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklere ilişkin toplumsal ve kültürel davranış modellerinde değişim sağlamak için gerekli tedbirleri alır. M.12/1” hükmüyle, Müslüman toplumun inanç, örf, adet ve geleneklerinden gelen her tür kalıp (kadın – erkek cinsiyet) rollerde değişimin teminatı devlet olacaktır. Bir başka ifade ile 3 ve + cinslerin teminatı olacaktır devlet. Toplumsal Cinsiyet eşitliğinde, bu eşitliği hukuki yapıya kavuşturan İstanbul Sözleşmesindeki kavramlara ve yükümlülüklere dikkat etmek gerekiyor. Bu kavramlardan biri cinsel yönelimdir. İstanbul Sözleşmesi'nin 4. maddesi, “Devletler cinsel yönelimi yasal güvence altına alır”. M.4/1 Cinsel Yönelim: Bir kişinin, cinsel arzusunun, hemcinsine, karşı cinse ya da her ikisine birden yönelebileceğini anlatmak için kullanılan kavram. «Gay, lezbiyen ve biseksüel» kavramlarını içerir. 2 Burada besleme küresel aktörlerin, küreselleşme aktörlerinin beslemesiyle büyük bir şeytani proje ile karşı karşıyayız. Teknolojinin tüm imkânları kullanılarak, hatta insanlık dışı yöntemler de kullanılarak yaradılış tasarımına karşı, akıllı tasarımıyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, öyle bizim saf politikacılarımızın veya yeşil feministlerimizin anladığı gibi bir samimi insancıl proje değil, Sünnetullah’a karşı çıkış ve yeniden insanlığı dizayn projesidir. Bir başka deyişle, kadın haklarını öne çıkararak, sinsi bir ifsad hareketi ile karşı karşıyayız. - Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde, 9 ve 10. sınıfları kapsayacak bir program hazırlandığı açıklandı. O yaştaki çocuklar için böylesi bir çalışmanın olumsuz sonuçlar doğurabileceği söyleniyor. Katılıyor musunuz? (Eşcinsellik, biseksüellik gibi eğilimleri arttıracağı iddiası) “Toplumsal Cinsiyet Hakkı gibi konulara ilişkin materyalleri öğretim müfredatına ve eğitimin her seviyesine eklemek için gerekli adımları atmaktan devlet sorumludur” M.14/1 Bu projenin adı ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi)dir. Program 19 Eylül 2014 tarihinden itibaren 24 aylık bir proje olarak uygulanmaya başlamıştır http://etcep.meb.gov.tr/etcep-nedir-detayi-14408466961216. Program, çocuklar arasında cinsiyet farklarını ortadan kaldırmaya, bunların yerine, cinsiyetsizliği kabullendirmek anlamına uygulamadadır. Çocuklar için bu uygulama, ileride 3. cinslere karşı önce hoşgörü, sonrasında da özendirme şeklinde olacaktır. Elbette ki MEB yetkilileri böylesi bir sonucu öngörmediklerini söyleyeceklerdir. Ancak eşcinsel ve feminist hareketler böylesi bir sonucu dayatarak etkinliklerini sürdürmektedirler. Bu şuna benziyor: 18 yaşına kadar gençlerin kumar ve şans oyunları oynaması yasaktır. Oynatmak da yasaktır. Fakat bu şans oyunlarının reklamı serbest olduğu sürece gençler kumar oynayacaktır, zira yönlendirme tüm hızıyla afişe edilmektedir. Nitekim gençler rahatlıkla şansoyunları/kumar oynayabilmektedir. Bu ETCEP programı hazırlandı değil, 19 Eylül’den beri uygulamadadır. Sanırım yeniden düzenleniyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği eğitimleri de benzer şekilde, YÖK, Emniyet teşkilatı ve Diyanet İşleri Teşkilatı personeli nezdinde veriliyor. - Avrupa Birliği kriterleri doğrultusunda adımlar atılıyor. Ancak bir de Türkiye gerçekleri var. Ülkemizde cinsiyet ayrımcılığına karşı yapılacak çalışmalarda neye dikkat edilmeli? Avrupa Birliği kriterlerinin düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğüne ilişkin hükümleri yerine ne hikmetse, toplumun inanç değerlerine, örf ve geleneklerine aykırı düzenlemeleri alınıyor. Hem de herkesten önce biz alıyoruz. İstanbul Sözleşmesi, toplumumuzun geleceğini ifsad etme anlamında hükümler irade ediyorken, dünyada ilk kabul eden, imzalayan, hem de hiçbir 3 maddesine şerh koymadan imzalayan ülke konumundayız ve bakanlarımız, milletvekillerimiz bununla övünüyorlar. Nihayet İstanbul sözleşmesini esas alan 6284 sayılı Kanunun uygulamalarıyla evlilikler azalmış, boşanmalar, intiharlar, kadına şiddet artmış, süresiz nafaka ve 15 yaş altı çocuk evliliklerinden mustarip 4 binin üzerinde insan ceza evlerindedir. 4 bin civarında insan da 8-10 yıl hapis için sırada beklemektedir. Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığı olarak ifade edilebilecek olaylar, davranışlar elbette ki vardır ve her toplumda bunlar olmaktadır. Avrupa’da olmadığını söylemek mümkün müdür. İşte size bir Rapor: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Dayalı Politika Uygulayan Ülkelerde Kadın ve Aile – Mücahit GÜLTEKİN – Meryem ŞAHİN http://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/ tce/282.pdf İstanbul sözleşmesini Bulgaristan ve Çekoslavakya, Macaristan imzalamadı. Bu ülkeler hiç de öyle Türkiye gibi kadın düşmanı, homongolos gibi sıfatlarla anılmıyor. Ne hikmetse İslam dünyasının lider topluluğu ve ülkesi üzerinde oyunlar çok ciddi uygulanıyor. Her türlü ayrımcılığa karşıyız, ancak, öncelikle toplumun geneli ile ilgili özellikle siyaset dilinin ayrımcı ve nefret söylemlerinin düzeltilmesi için eğitimler verilmeli, siyasetçiler sorumluluk almalı ki, toplum da her tür ayrımcılığa karşı vaziyet alsın. Baksanıza hala müstakil bir ayrımcılık ve nefret yasası çıkartılamadı, ama cinsiyet ayrımcılığına karşı yasayı harmandalı oynayarak imzaladık ve oynuyoruz. El insaf